Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Salı, Kasım 11, 2008

mega-loman

Benjamin üzerine kaleme aldığı nefis denemesinde Hannah Arendt şunları belirtir: "1930'lu yıllarda Benjamin'i en iyi tanımlayan özelliği, hep yanında taşıdığı ve yorulmak bilmez bir enerjiyle, günlük hayatın ve okumaların "incileri"yle "mercanlar"ı şeklindeki alıntıları kaydettiği küçük siyah kaplı defterleriydi. Bazen onları yüksek sesle okur, şık ve kıymetli bir koleksiyonun parçalarıymış gibi etrafındakilere gösterirdi". (Susan Sontag, Fotoğraf Üzerine)

Bu alıntıyla tarihe eklenmiş bir varlık olarak yerimi sağlamlaştırıyorum. Susan Sontag'ın kitabında, Hannah Arendt'in Benjamin üzerine yaptığı yorumu kendi blogumda yayınlayarak bu bağlantıyı devam ettirme fırsatını kullanıyorum.

ÖyleveyaBöyle -> Susan Sontag -> Hannah Arendt -> Walter Benjamin

Cuma, Kasım 07, 2008

Saçma şiir serisi (I)

bunları sabah akşam üç defa okuyorsunuz, tüm dertleriniz bitiveriyor:

kinoklar, konstrüktivistler, aristoteles, dziga vertov, sinegöz, sineyumruk, kinopravda, sinehakikat, madonna delle arpie,
eisenstein, montaj kuramı, piaget, egocentrism, çocuk ve ağız: çığlık,
kelime ve imaj, film biçimi, üçüncü anlam, roland barthes.
leni riefenstahl, visconti, menippea, bakhtin, pethos, ranciére, alka seltzer reklamları!
der lauf der dinge, rube goldberg, pitagora soichi, zeitgeist,
arbus sergisi, telos, ad hoc, mimesis, angelo poretti, leitmotiv...
vachel lindsay, photoplay, münsterberg, arnheim, sanat olarak sinema, ricciotto canuda, prenses ve bezelye tanesi.