Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Çarşamba, Temmuz 06, 2011

menşe-i meçhul

Lütfen der gibi ellerini öne uzattı, arkasını dönüp tahtaya doğru yürümeye başladı. Yürürken bir şeyler söylemeye devam ediyordu fakat sesi snıfın duvarlarında kayboluyordu. Yanında durmadan hapşıran, burnunu çeken siyahi öğrenciyle ders boyu yanyana oturacaktı. Eliyle yüzünü kapatıp mikropların ona ulaşmasının önüne geçmeye çalışırken yanındaki sarışın kız öğrenci aniden hapşırıverdi. Kafasını bir ara şöyle bir döndürüp göz ucuyla arkasına baktı. Birşeylere bakmaya değil, bir şeyleri kontrol etmeye çalışıyordu. Elini sandalyenin üstüne koyup, başını hafifçe sağa eğerek diğer elinin üstüne yerleştirmiş. uyumaya hazırlanıyordu sanki. Birden sandalyesinde kendine çekidüzen vererek şöyle bir doğruldu. Uykunun ağırlığını üzerinden atmaya gayret ediyordu. Belli ki uykusu dağıldı. Kafasını biraz daha yukarı kaldırarak derse yoğunlaşmaya çalıştı. Aynı anda hoca sesini kalınlaştırarak TV haberinde seyrettikleri anchormanın sesini taklit ediyordu.

Hiç yorum yok: