Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Pazartesi, Ekim 23, 2006

özgürlük vs.

Fransız devriminin en önemli sloganı bilindiği üzere "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" şiarı. Bu sloganın başarısı bu üç terimin de birbirini tamamlamasında yatıyor. Örneğin tek başına bir özgürlük, eşitlik veya kardeşliğin olmadığı durumlarda anlamsız. Ama neden özgürlüğe dereceler biçebiliyoruz da kardeşlik veya eşitliğe (herkes eşit ama bazıları daha da eşit gibi ironilerden kaçarak) biçemiyoruz? Özgürlüğün sınırları olmalı mı?
Aslında bu soru ilk bakışta oldukça banal bir konunun da içeriğin oluşturur. Üzerinde binlerce kitabın yazıldığı, herkesin artık üzerinde düşünmesine gerek kalmadığını hissettiği, söylenecek sözün eskisinin reprodüksiyonu olma gibi bir sıkıntıya düşebileceği bir konu. Biliyorum ama arkadaşımla konuşurken bana özgürlüğün sınırları olması gerektiğini anlatmaya çalışması bugün ABD'nin 11 Eylül sonrası, geçmişin de bürokratik ülke deneyimleri ışığında tekrar tartışılmaya başlanması ilgilendiriyor. Evet, özgürlük tek başına ne kadar anlamlı sorusu önemli bir sorudur? Peki tek başına eşitlik ne kadar anlamlıdır? Veya özgür veya eşit olmadan kardeş olmak ne demektir? Birisinin fazlalığı diğerini bastırdığı zaman mı sorun olur, birisinin azlığı diğerlerini manüple ettiği zaman mı?
Karar sizin..

Hiç yorum yok: