Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cumartesi, Ağustos 14, 2010

Ljubljana'da Cucurrucucu Paloma

Bir şehirde yaşam zevkini veren, şehri renklendiren en önemli ayrıntılardan bir tanesidir sokak çalgıcıları. Kah Brezilayalı kadınların yerel giysiler içinde samba gösterilerinde, kah tüm dünyayı farklı kılıklarla dolaştıklarına inandığım şu Güney Amerikalı And dağları müzikleri yapan çakma İnti İllimani'ciler (Hem Amerika'nın kuzey ucunda hem de Avrupa'nın herhangi bir yerinde, 1 Mayıs gösterilerinde bile gördükten sonra, İstanbul'da da karşılaştıktan sonra buna yüreğimle inanıyorum) kah ise Ankara'da Tunalı Hilmi üzerinde yükselen bir saksofon sesinde o şehiri şehir yapan bir bitmez tükenmez bir güzellik saklıdır. Ljubljana sokaklarında başıbozuk bir şekilde dolaşırken uzaktan gelen Cucurrucucu Paloma'nın sesi ise beni ta uzaktan çekti. İlk notalarından tanıdım şarkıyı, yanımdaki Katalan arkadaştan da önce. Yerel Meksikalı kıyafetlerinde yaptıkları işe önem veriyordu grup. Ljubljana sokaklarını dolduran o güzel notalar şehir dolaşan herkesi kendine çekince insan sadece zevk alabilirdi. Zira beklenmedik bir anda karşınıza çıkan ve sizden de bir karşılık beklemeyen bir durumdan sadece mutlu olabilir insan. Ve kendini gülerken yakalar...

Hiç yorum yok: