Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cuma, Kasım 11, 2011

sinema ve estetik: yanılsamanın gerekliliği

Baudrillard'ın Sanat Komplosu (2010) kitabında sinema üzerine söylediklerini elzem buluyorum. Zira, Baudrillard'a göre sinema teknolojik gelişimi boyunca yanılsamasını kaybetmiş durumda. Yanılsama ile illüzyondan öte, daha çok, imgelemden bahsediyor Baudrillard ve teknik gelişimin neden olduğu sinematografik kusursuzlaşmanın, filmlerde ne bir boşluğun, ne bir aralığın veya eksiltmenin oluşumuna neden olduğunu ileri sürüyor (ki bu eksiltme ve boşluk sinemayı aynı zamanda sanat yapan öğelerdir bana kalırsa). Hipergerçekçilik (örneğin yüksek çözünürlük), dolayısıyla, imgenin de kusursuzlaşmasına ve imge olmaktan çıkmasına neden oluyor. Yanılsama gücü o kadar da kayboluyor. Bugün artık üç veya dört bıyutuyla imgenin kendisine değil, pornografisine maruz bırakılıyoruz. Sinematografik gerçeğe ne kadar gerçeklik, yani boyut ekleyerek; başka deyişle (i.e.,)sanal gerçeklik yaratarak ve dijitalleştirerek, yanılsamayı da o ölçüde kaybediyor ve sinemanın estetik değerinden uzaklaşıyoruz. İmge, Baudrillar'a göre, "dünyanın iki boyuta salınmasıdır" (s. 30) ve üç boyutlu var olan dünyanın iki boyuta indirgenmesidir. Yanılsama indirgemedir kısacası. Sanal görüntü, imaj, ise boyut sayısını artırmaktır, "üç boyutlu gerçekçi bir imgeyi yeniden yaratarak bu yanılsamayı yok eder" (s. 30), onu hipergerçekçi kılmaya çalışır. Ne var ki, sanallık, imgenin asla yerini tutamaz.

Hiç yorum yok: