Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Pazartesi, Ocak 29, 2007

tutuklunun ikilemi

Akıl Oyunları filminin bir sahnesinde bara yeni giren bir kız grubuna aralarında John Nash'in de olduğu bir erkek grubu ilgi gösterir. Ama bu ilgiyi en çok çeken içlerindeki en güzel kızdır. Hepsi bu kıza olan ilgilerini belli eder, diğerlerini kaale almaz. Ama Evraka! John Nash'in aklına birden bir pırlıtı gelir. "Eğer hepimiz en güzel kıza ilgi gösterirsek, aramızda sadece birisi başarılı olur, diğerleri açıkta kalır. Eğer aramızda anlaşır kızları bölüşürsek herbirimizin şansı daha çok olur." Sonrasında Oyun Teorisini geliştirerek ünlenecek bu şizofren matematikçinin bahsettiği şey rekabetin ve işbirliğinin kullanabileceği bir denge kavramıydı.
Buna uygun bir senaryo ise tutuklunun ikilemi senaryosu. İki şüpheli bir soygun sonrasında tutuklanmışlardır, ve ayrı odalarda sorguya çekilmişlerdir. Sorguyu yapan polisler şüphelilere bir öneride bulunurlar. Eğer süphelilerden birisi suçunu itiraf eder, diğer süpheli reddederse, suçunu itiraf eden serbest kalacakken diğeri 10 yıl ceza alacaktır; eğer suçu ikisi de reddederse beşer yıl, eğer ikisi de itirafta bulunursa ikişer yıl alacaktır. Bu durumda tutukluların nasıl cevap vereceği, ya da nasıl bir strateji geliştireceğine dair bir yaklaşım bulmak gerekmektedir. Birbirlerinden habersiz karar vermek zorunda kalan şüphelilerin vereceği en makul karar itiraf etmektir. Bu sonuç Nash dengesini verir, zira her iki şüpheli de rakibinin itiraf stratejisi karşısında kendi stratejisini değiştirmek istemez.

Hiç yorum yok: