Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Salı, Şubat 19, 2008

bahşiş mevzusu

Herkesin başından eminim bahşişle ilgili bir olay, tartışma, vb. geçmiştir. Öğlen yemeğinde arkadaşımla da konuşmak zorunda kaldık, zira bahşişi ben vermek durumundaydım, bozukluklar bendeydi ve ben de hesabın yüzde 10'ununa yakın bir parayı bahşiş olarak verdim. O ise itiraz etti, şu kadar daha ver diye israr etti. Ben de Türkiye'de yüzde 10'un makul bir miktar olduğunu düşündüğümü söyledim. Ama aklıma da takılmadı değil, yoksa böyle bir oran yok mu? Yolda her bahşiş mevzusu açıldığında aklıma Reservuar Köpekleri'nin girişindeki o müthiş bir diyalogun yaşandığı sahnenin geldiğinden bahsettim. Bir filmde iki sevgilinin restoranda yemek yedikten sonra erkeğin yüklü bir bahşiş bıraktığını, kızın görmediği bir anda da oğlanın bahşişin yarısını geri aldığı bir sahneyi anlattı o da. Ve ben de ilk defa bahşişle tanışmamı:
9-10 yaşlarındayım. Dayımla beraber yemek yedik, hesap ödendi. Masadan kalkmak üzereyiz, gelen para üstünün bir kısmını dayım masada bıraktı. Hiç unutmam kırmızı renkli kağıt bir 20 ETL (Eski Türk Lirası). Dayım arkasını döndü, gitmek üzere. Ben parayı aldım, arkadan bağırdım: "Dayı, paranı unuttun."
Öylece öğrendim bahşiş diye bir mevzunun varlığını.

Hiç yorum yok: