Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cuma, Ocak 07, 2011

kurasawa ve sinema

Günümüz Japon sinemasından çok farklı bir kulvardadır Kurasawa. Onun zamanında sinemada şiddet estetize edilmezdi. Yalınlığın, minimal anlatının ve yavaş zamanların sinemasıydı Japon sineması onun döneminde. Hıza bağımlılıkları nedeniyle bugün seyretseler sıkılacak olanlara karşılık zamanı bol olanların filmleriydi Kurasawa'nınkiler.
Sinema üzerine söylediklerine bir bakmak lazım arada bir:
Sinema nedir? Bu sorunun yanıtı hiç de sandığımız kadar kolay değil. Yıllar önce Japon yazar Şiga Noaya, torunu tarafından yazılan bir makaleyi göstererek, son zamanların en iyi yazısı olduğunu iddia etmişti. Makaleyi bir edebi dergide bastırdı. Adı 'Köpeğim' idi ve şöyle diyordu: 'Benim köpeğim ayıya benzer; ama bir porsuğu da andırır; görünce tilki de sanabilirsiniz onu...' diye başlayarak köpeğin bazı özelliklerini, bütün hayvanlar alemindeki hayvanlarla karşılaştırır ve sonunda, 'O mademki bir köpektir, her şeyden çok köpeğe benzer.'
Bu makaleyi ilk okuduğumda kahkalarla gülmüştüm ama gerçek payı yok muydu? Sinema da birçok başka görselsanata benzer. Sinemanın edebi özellikleri vardır, aynı zamanda tiyatroya yakındır, felsefi yönü de vardır, resim ve heykel sanatına yaklaştığı zamanlar da olur, müziksiz bir sinema düşünülemez. Ama sinema sonunda, gene sinemadır (KYS, s. 232).

Hiç yorum yok: