Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Pazartesi, Aralık 12, 2005

Montrealin ardından

Kyoto'da düzenlenen tarihi konferanstan sonraki en geniş katılımlı ve kapsamlı toplantı olan Montreal'deki BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 11. Taraflar Konferansı sonunda elde edilen en önemli sonuç hiç kuşkusuz Kyoto sözleşmesinin varlığının ve gücünün pekiştirilmesi oldu. Çevre Örgütleri konferanstan umutlu ayrılırken, Yeşil Barış örgütünün Montreal'deki Uluslarası İklim Politikaları Danışmanı Bill Hare "Kyoto Protokolü bugün iki hafta öncesine göre çok daha güçlü" diyordu. Yeşil İttifak (Green Alliance) sözcüsü Guy Thompson ise "Kyoto yaşıyor ve 2012 sonrasında yasal ve bağlayıcı küresel bir çatının inşa edilmesine yönelik bir momentum sağladı" derken Dünya Dostları (Friends of the Earth) örgütünden Tony Juniper "bu toplantı küresel kararlılığı güçlendirecek tarihsel bir anlaşma yarattı" ifadesini kullanıyordu. Konferansta Avrupa Birliğinin Çevre Sekreteri Margaret Beckett ise konferansı "diplomatik bir zafer" olarak nitelendiriyordu. Konferansa katılan ülkeler genel anlamda 2012 sonrasında Kyoto sözleşmesinin geleceğini mercek altına alırken, 2012 sonrasında sözleşmeninin şekillendirilmesi için görüşmelerin devam edilmesini, 2008-2012 arasındaki sözleşmenin ilk döneminde verilen tahhaütlerin yerine getirilmesinin sağlanması ve Kyoto'da herhangi bir yükümlülük altına girmemiş olan gelişmekte olan ülkelerin de bu sürece en azından gönüllülük çatısı altında altında katılmasının artılırılmasının olanaklarını tartıştı.
Hiç kuşkusuz konferansın en önemli sonuçlarından birisi ise Kyoto karşıtlığında ABD ve Avusturalya'nın izole edilmesiydi. Kyoto sözleşmesini imzalamamakla birlikte toplantıyı bloke etmekteki kararlılığına rağmen ABD'nin toplantı süresinceki tavrı diğer ülkeleri pek fazla etkilemedi. İskoçya'daki G8 zirvesinde ABD Başkanı Bush'un iklim değişikliği konusunda ilerleme sağlanması ve Kyoto Sözleşmesini genel anlamda desteklenmesi sözlerine rağmen ABD heyeti toplantılarda daha geniş tartışmalara çekilmek istemediğini gösterdi. Hatta ABD hyeti başkanı Harry Watson toplantılardan birinde çekip gitti. Tüm bunlara karşılık Washington hükümetini by-pass edecek yeni öneriler ise toplantıya damgasını vurdu. Özellikle ABD’den 40 milyon vatandaşı temsil eden 38 eyaletten 192 belediye başkanının toplantıya katılması ile sözleşmenin genişletilerek eyaletlerin, şehirlerin veya çok uluslu şirketlerin bağımsız olarak sözleşmeye katılmalarının sağlanması en azından Bush idaresi gidene kadar ABD’nin yerel bazda yükümlülüklerini yerine getirebilmesi kapısını da araladı.
Gelişmiş ülkelerin yeni herhangi bir tahhaüt altına girmeden Kyotodaki öngördükleri azaltım değerlerine ulşılmasını ve yerine getirilmeyen tahhaütler sonucunda ise cezalandırılmalarının da tartışıldığı toplantılarda temiz kalkınma mekanizmasının ise daha da güçlendirilerek bürokrasinin azaltılması ve daha çok projeye destek verilmesi kararları alındı. Temiz kalkınma mekanızması sayesinde yeşil teknolojilerin finansmanını sağlayacak karbon ticaretinin desteklenerek hem gelişmekte olan ülkelerin küresel ısınmadan doğan zararlarının hem de gelişmiş ülkelerin salınım azaltım tahhaütlerini yerine getirirken potansiyel finansman kayıplarının en aza indirgenmesi de alınan kararlar arasındaydı.
Aslında bol laf, az iş. Bu konudaki eleştiriler neler olabir? sonra

Hiç yorum yok: