Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cumartesi, Temmuz 09, 2011

uyanmak uyumuşcasına



Güzel bir kitap okumaktan duyulan haz gibi.Güzel bir kitabın ardından daha da güzel başka bir okumak ya da.
Hep okumak isteyip bir türlü sırasının gelmediği, gelemediği bir kitabı sonunda okumanın verdiği sonluluk.
Ya da seyrettiğin güzel bir filmin başka bir filme öykünmesini yakalamak.
Kağıt helvayı ev yapımı dondurmayla yemek.
Balkondan güneşin batışını seyrederken, kuş seslerinin iç sesine eşlik etmesi.
Hiç bir şey bitmez diyen bir şarkının tınısının seni cezbetmesi, yeni bir ses keşfetmenin verdiği mutluluk. Sadece mutluluk değil, çoğalma duygusu. Dünyanın hiç olmadığı kadar genişlemesi.
Ruh ikizini bulmak. Seni anlaması. Dinlemesi. Paylaşması.
Ürettiklerinin ortaya çıkmadan önceki sabırsız bekleyiş. Bekleyişin verdiği yorgunluk. Durulmamak. Devam etmek.
Yeni tatlar keşfetmek, farklı baharatlarla yapılan yemekler yemek.
Yağmur sonrası sevgilinin terasında o kokuyu içine çekmek. Ayaklarını demir parmaklıklara uzatarak şehrin muhtelif yerlerindeki hava fişeklerinin patlayışını seyretmek. Güneşin batışını, doğuşunu izlemek. Çileklerin günbegün olgunlaşmasını incelemek ve bir doğum günü hediyesi olarak nefis tadına bakmak.
Güneşin içini ısıtması, gölgenin ılıtması.
Sonunda uyanmak uyumuşcasına. En derin uykudan,.

Hiç yorum yok: