Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Çarşamba, Ekim 19, 2005

Kyoto Protokolu ve Turkiye

Peki Kyoto Protokolu ile Turkiyenin ilişkisi nedir?
Türkiye 140 ülkenin imzaladığı Kyoto protoklunu imzalamayan ülkelerden birisi. Bunun altında yatan en önemli neden ise sanayisinin gelişiyor olamsı, bunun sonucunda da karbon salınımına devam etmeye devam etmesi olarak açıklanıyor. Kyoto Protokolunu imzalamak ise herşeyden önce bu sanayi üretiminin çevresel kural ve mevzuata uydurulması demek. Ama Çevre Bakanı Osman Pepe’ ye göre ise durum üretimin durmasıyla eş anlamlı:
Türkiye sanayileşmekte olan bir ülke, dolayısıyla, en çok karbondioksit salan ülkelerden biri. O nedenle, AB bize, fabrika kurmayın, yani sanayileşmeyin, diyor!.. Onlar sanayileşmiş, şimdi bize dönmüşler, tabiatı koruyun, diyorlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil!..
(17 Şubat 2005)
Bir insanın, hele hele bir Çevre Bakanının bu sözleri söyleyebilmesi aslında Türkiye'nin nin kimler tarafından yönetildiğinin bir ipucu olarak gözüküyor. Her ülkenin kendi üretimine nasıl kaynak yaratacağı ve bunları nasıl yöneteceği o ülkenin bileceği bir iştir, ama olaylara bu kadar at gözlüğüyle bakabilmek de oldukca beceri isteyen bir durum. Sonuçta herseyden önce protokolu imzalayan 140 ülkenin ekonomisi durmuş mu bunu sorgulamak lazım gelmez mi? Veya üretimin, kömür veya petrol türevleriyle yapmadan, alternatif teknolojilerin neler olduğu konusunda bilgi sahibi olmak gerekmez mi? Örneğin, rüzgar enerjisi oldukça ciddi bir alternatifken, kullanımını oldukça kısıtlı hale getirmeden önce, insanına daha sağlıklı bir çevre sunmanın yollarını aramak gerekmez mi? Günübirlik politikalar yerine torunlarına daha yaşanabilir bir dünya bırakmanın koşulları nedir peki?

Hiç yorum yok: