Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Pazar, Şubat 19, 2006

Run, Forrest run!


Eeee, sizin için sorun yok. Kapatıyorsunuz pencereyi, başka bir sayfaya geçiyorsunuz. Sıkılıyorsunuz, olmadı, kapatıyorsunuz bilgisayarı. Gece oluyor uykunuz geliyor, yatıyorsunuz. Uyanıyorsunuz, işinize gidiyorsunuz. Peki ya yukardaki garibimi kim düşünüyor bakalım? Siz bu pencereyi kapatsanız, hayatınız bir şekilde devam etse de o koşmaya devam edecek. Sürekli, durmadan. Nereye koştuğunu bilmeden, niye koştuğunu bilmeden, bu soruyu bile kendine soramadan orada kalacak. Aklıma mitolojide Tanrı Zeus'un gazabına uğradığı için sürekli olarak bir dağın tepesine taş taşımak zorunda kalan ve her seferinde tam taşı yukarı çıkracakken kayıp tekrar başlamak zorunda kalan bir Tanrı (şu an adını hatırlamaıyorum) geldi. Sonsuz döngü denir bilişimde buna.
Zavallı adam...

2 yorum:

skoer dedi ki...

haaa sen bizim sysiphos'tan bahsediyorsun.

Mathy dedi ki...

ya karıncalar ve Moebius Şeridindeki maceralarına ne demeli? :)