Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cuma, Şubat 03, 2006

St.Pauli..

Sankt Pauli'nin Almanya kupasinda (bizim federasyon kupasi gibi) 1. lig ekibi Werder Bremen'i elemesiyle tekrar hatırladık. Bilindiği üzere Hamburg'un (Amsterdam'in Red Light District'i gibi) kerhane ve barlarıyla ünlü semti olan ve adını sanırım Türkiye'de yaşamış bir aziz olan St. Paul'dan alan takım 3. lige kadar düşmüştü. 2000 li yıllarda birinci lige çıktığını ve aynı yıl tekrar düştüğünü (aslında 1977 2002 arası 7 kez çıkıp, 5 kez düşmüşler) hatırlıyorum, kahverengi beyaz renklere sahip takımın o çok ünlü kurukafa resimli pankartlarıyla punk ve anarşist taraftar grubunu da keza. Roskilde Rock festivalinde açtıkları standlarıyla sattıkları ürünleriyle ve endüstriyel futbola karşı benim hep Gençlerbirliği'yle hissettiğim, Don Kişot'vari bir savaşa girişini de çok seviyorum. Biraz da aynı şeyi Danimarka'da zenginlerin kolaj ve yapay toplama takımı FC Kobenhavn'la yaptıkları maçta Enternasyonali söyleyen bir taraftar grubuna sahip takım olan FC Frem'de hissediyorum. Ve bu takımların hemen hemen hiçbirinde olmayan bir seyirci ortalamasıyla seviniyorum St. Pauli için. Takımın 10 bin kişilik kombine biletlerinin 45 dakikada tükenmesiyle haz alıyorum. Almanya'da 3. lig takımının kupada yarı final oynamasıyla (Türkiye'de dönen çarklar içerisinde neredeyse imkansız olan bir durum) mutlu oluyorum. Sanırım futbolu bu yüzden seviyorum.

Hiç yorum yok: