Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Çarşamba, Mayıs 02, 2007

Gemici Cem

Bir arkadaşımın başından geçen hikayedir:
Arkadaşım, bu aralar albümü de çıkan bir grubun üyesiyle bir gece önce takılmıştır. Kafaların dumanlı olduğu bir sırada grubun üyesi Haşmet, arkadaşımın cep telefonunu kullanarak grubun diğer bir üyesi olan Cem’e mesaj çekmiştir. Yalnız, mesajı grubun üyesi olan Cem’e değil, yanlışlıkla, başka bir Cem’e göndermiştir. Ertesi gün mekandan ayrıldıktan sonra hiç bir şeyden haberi olmayan arkadaşımın telefonu çalar:
-Merhaba, dün akşam bana bir mesaj atmışssınız, ama ben sizin kim olduğunuzu çıkaramadım.
- Mesaj attığımı hatırlamıyorum. Ben Fatih’im, siz kimsiniz?
-Ben Cem.
Cem adını duyunca arkadaşım uzun zamandır görüşmediği kuzeniyle görüştüğünü zanneder.
-Aaa, Cem nasılsın? diye olaya girer, kendinden falan bahseder, hoş beşten sonra konuştuğunun kuzeni Cem olmadığı anlaşılır.
-İyi ama sen hangi Cem’sin?
-Ben Gemici Cem’im.
-Allah Allah, öyle birini tanımıyorum. Sana nasıl bir mesaj gelmiş?
-Seni çok seviyorum. Grubunuzun hastasıyım gibi bir şeyler.
O sırada arkadaşım uyanır, Allah’tan grupta başka bir Cem olduğunu bilmektedir.
-Haa, o mesajı muhtemelen dün gece Haşmet çekmiştir, diğer grup arkadaşı Cem’e.
-Aaa, Haşmet sen misin?
-Yok, ben Fatih dedim ya. Yanlışlıkla sana gelmiş mesaj.
-Haa, o zaman Haşmet’in telefonu var mı sende?
Haşmet’in telefonu verilir ve kurtulunur Gemici Cem’den.