Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Pazar, Mayıs 04, 2008

Kandırmak

Kandırmak. Bu kadar mı kolaydı çocukken?
Satranç oynarken önemli bir hamle yaptıktan sonra, örneğin mata giden veya veziri alacak bir hamlede bulunduğumda, kardeşim bu hamlenin önemini anlamasın, farkına varmasın diye satranç tahtasının diğer tarafında düşünceye dalmışım gibi elimle hareketler yapardım. “Hmm, şimdi burayı oynarsa ben de burayı oynarım” tarzında parmaklarımı, sanki hamleleri bir bir planlıyormuşcasına oynatır, kardeşimin dikkatini tahtanın öbür tarafına çekerdim. Zavallı kardeşim ise benim bu sahte hareketlerime kanar, tahtanın yanlış tarafında bir taşını oynayarak güya benim planlarımı boşa çıkarmaya çalışırdı. Ben ise o ölümcül hamleyi tahtanın öteki tarafında yapmak için avucumun içini yumuşak yumuşak kaşıyarak sabırla beklerdim.

5 yorum:

skoer dedi ki...

seni gidi alçak.

serxan dedi ki...

:)

Adsız dedi ki...

kandırmak hala kolay baksana yurdum insanına

kalimkos dedi ki...

buradaki mevzu bahis olan kardes olarak skoer`e katiliyorum :)

serxan dedi ki...

hehe, ben de daha ne alçaklıklar var, mevzu bahis sen olunca.