Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cuma, Temmuz 25, 2008

iş olsun kabilinden

Mutfaktan gelen buzdolabının sesi rahatsız etmez beni. Bilirim ki oradadır, arada sırada kendi kafasına göre çalışıp çok geçmeden duracaktır. Sürekli bir gürültü kaynağı değildir, bu höykürmelerine alışmışımdır. Bildik tanıdıktır.
Çamasır makinasının sesi ise beni rahatlatır. Çalıştığı zaman içimi bir huzur kaplar. Suyun sesindendir bu huzur bir ihtimal. İçinde bir o yana, bir bu yana sallanan gömleği ezdikçe çıkan ses kolaylıkla bir bebeği uyutabilir. Beni de çok uyutumuştur.
Şimdilerde yazları dışardan gelen bir uğultu kaplıyor her yeri. Klimanın sesi, jeneratörün sesi. O bildik yaz geldi mi başlayan inşaat sesinden, çekiç, kaynak sesinden çok daha farklı. Sürekli bir gürültü. Alt seviyede, belki dikkat etmediğinizde unutuyorsunuz. Ama birazcık kafanızı çalıştığınız yerden kaldırıp dışarıya dikkat kesildiğinizde orada olduğunu hatırlıyorsunuz. Benim elimde olsa kapatıp kurtulacağım. İş yerinde var bu gürültü, eve gidiyorum, gece yatarken var. Ne sabotajlar hayal ediyorum bu sesleri susturmak için.
Beynim ne zaman dinelenebilecek, bilmiyorum.
İlginç ama gece yatağa uzandığımda dışardan gelen sesi bastıran buzdolabının sesini duyunca rahatlıyorum.

2 yorum:

skoer dedi ki...

gerçekten sessiz kalabilmek büyük konfor bu devirde.

bencilkirpi dedi ki...

içerden gelenlerin tanıdıklığı