Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cuma, Kasım 13, 2009

misafir teyzeler

Misafir teyzeler değil midir evde miskin miskin otururken keyif kaçıran. Eğer büyük bir toplanışsa, kadınların günü gibi, daha sabahtan annenin hazırlanmaya başlamasından, sadece sabah değil, bir kaç gün öncesinden final sınavına girecek öğrenci gibi ortalığı veyveleye vermesinden, gündelikçi kadının bir gün önce eve çağrılıp genel temizliğin yapılmasından, misafir odasına girişin yeni bir emre kadar ertlenmesinden, kek, pasta, poğaça yapım işine alalacele girişilmesinden, babaya talimatlar yağdırıp neyi nereden alması gerektiğinin dikte ettirilmesinden anlaşılmaz mı? Eh evin ahalisine de o gün alışık olmadık biçimde öğleden sonra çay keyfi yapmaya ve yeni fırından çıkmış fındıklı kek yemek, değişik meze tabaklarını tatmak kalır.

"Hoş geldiniz T. teyze?"

Zil çalar çalmaz ev kiyafetleri hızlı bir şekilde çıkartılır, dışarı kıyafetlerinden en yakında ve cansız olanı seçilir, misafir teyze anneyle hoş-beşe başlamışken, kapıda karşılanma işine geç kalındıysa içerde selamlaşılır ve en fazla beş dakikalık bir "nasılsınız-iyi misiniz-ben de iyiyim-işte n'oolsun okul devam ediyor, sınavlar var-tabii çalışmaz olur muyum?-E.amca nasıl?-çok sevindim" muabbetinden sonra kaçmak için bir fırsat aranır, ki en iyisi mutfaktan bir şey almak için ayağa kalkmak ve mutfak dönüşünde misafir odası yerine koridora çark etmektir. Giderken de kapıda bulunmak bir görevdir.

"Güle güle, yine bekleriz, E. amcaya, T. abiye çok selamlar."

Hiç yorum yok: