Felsefe, çevre, politika, futbol, mutlaka ama mutlaka sinema. Biraz ondan, biraz bundan, canı istedikçe çıkan blog. Hayata dair ama tabii ki bana ait. Evet, isyan!

Cumartesi, Eylül 03, 2005

Katrina

Sen neymissin be Katrina?
Tam da kovboy filmlerindeki gibi. Goruntu var ama arkasi bos. Amerikan ruyasi dedikleri sey buymus meger. Sen tut Irak'a "demokrasi" goturmek icin bilmem kac milyar dolarini harca, ama kendi eyaletindeki kasirgaya mudahale edecek gucun bile olmasin. Insanlar evsiz kalsin, sevk icin gerekli isler yapilmasin, yolladigin yardim yerine ulasmasin, yagma olaylari baslasin, insanlarin selden kacip siginacaklari tek bir yer bile ayarlanmasin, siginilan stadyumda altyapi iflas etsin, insanlar salgin hastalikla burun buruna gelsin. Hurriyet gazetesindeki habere gore durum "3. Dunya ulkesi manzarasi"na benziyormus. 1.3 milyon kisi evsiz kalirken, bu rakamin 400 bini cocukmus. Kac kisini oldugu de tam olarak bilinmiyormus. New Orleans'in (ya da Franszilarin deyimiyle La Nouvelle-Orléans) belki de hic bir zaman eskisi gibi olamiyacagi soyleniyormus.
Bu gece CNN'deki haberleri seyrederken, sehirle ilgili istatistiklerden de bahsedildi. Sehirdeki 10 cocuktan 3'u yoksulluk seviyesinin altinda yasiyormus, halkin %60'dan cogu siyahi, sadece %27'si beyaz, ve %40'inin egitim seviyesi lise mezunu veya alti. Bu durum ABD'deki esitsizligin geldigi noktayi gosteriyor, cunku New Orleans'ta da kasirgadan en cok etkilenenler, en cok zarar gorenler, hep siyahiler, azinliklar, fakirler. Butun bunlarin gun yuzune cikmasi, aslinda Amerikan ruyasinin herkes icin ruya olmadigi, bazilari icin kabus haline gelebildigini gosteriyor.
(Devam edecek)(Belki:))

Hiç yorum yok: